28 Kasım 2012 Çarşamba

Mim: Korece Kelime(leri)m

          Gelmiş geçmiş en seveceğim mim ile karşınızdayım sevgili çingular... Takip ettiğim bloggerlardan kim yazdıysa severek okuduğum bu bilgi deposu bana da ulaşır mı diye bir ümit bekliyordum ve sonunda sevgili Küçük Filozofcuğum sayesinde benim arşivimde de yerini alacak. Kendisine "komawo"larımı sunup, sizleri öncelikle şuraya alıyorum.:))

          Sağda solda Korece'mi bayağı ilerlettim diye attıp tutarken, kimsenin beni anlamadığı için, hatta merak bile etmediği için içimde sıkışıp kalan hevesimi en sevdiğim kelimelerle kusmak istiyorum bu mimde.:D


Mimimizin baş kahramanı olarak seçtiğim kelime:

반짝 반짝
Banjjag banjjang yazılan, pançag pançag okunan, ışıl ışıl, pırıl pırıl anlamına gelen, bayıldığımız sahnelerde gözlerimizin yarım santim dışarı vurmuş, parıldamaya başlamış halini anlatmak için üstüne kelime tanımadığım nadide bir parça.:))
Şunu görünce ne demek istediğimi anladınız değil mi?:))

          Bu kelime tekrarını duyunca "Neomu banjjak banjjak nuni busyeo No No No No No" nakaratı hemen beynimde dönmeye başlar. SNSD'yi her ne kadar sevmesemde Gee'yi bilmeyene Korefanı denilmez bence. Zira bir dönem neredeyse her gurubun, özellikle Suju'nun parodisini defalarca yaptığı şarkı olma özelliğini taşıyor. Şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz.

          Başka şarkı yok mudur acaba diyerek Youtube efendiye akıl danıştım. O da karşıma BigBang çıkardı. Bu mimin asıl şarkısı da bu olsun dedim o zaman.:))


           Bu ikilemeyi sevmeme büyük katkısı olan insan ise Ji Jin Hee ssi. Dong Yi'ye kitap hediye ettiğinde beklediği tepkiye alamayınca, küçükçük gözlerini göndüre göndüre, "Benim tanıdığım Dong Yi, kitabı görünce gözleri pançag pançag olurdu" demesiyle, kelimenin bendeki değeri o şirinlikle tavan yapmıştı. Biri pançag pançag dedi mi çoğunlukla aklıma bu sahne gelir işte.:))

          Mimin amaçları şu noktada bitiyor normalde ama ne demiştim başlarken... Şimdi içimde bastırılmış hevesimle tanıştıracağım sizleri. :))
          En çok kullandığım Korece cümle ile başlamak istiyorum öncelikle. Dizinin en heyecanlı yerinde sürekli gidip gelen bağlantıya oluşan kızgınlık sonucu içinde bulunduğum ruh halini anlatan cümle:

미쳐버리겠다. Miçyoborigedda, şeklinde okulur. Çıldıracağım, keçileri kaçıracağım anlamına gelirken, alttan alttan senide bunun sonunca paramparça edeceğim tehditi hissi veren bir cümle.
 
죽고 싶어? Çugguşipo şeklinde okunan, aslında ölmek istiyorum anlamına gelen ama soru sesi ile okunduğunda ölmek mi istiyorsun diye kaşısındakine kızgın bakışlar fırlatan bir cümle halini alıyor kendileri.

정신 차리요. Çonşinçariyo olarak okunan ve kendine gel anlamına gelen bir cümle.
 
안녕: (annyong) dramalarda kızların tüm şirinliği ile avucunu sonuna kadar açıp şiddetle el sallarken haykırdıkları kelime. Bende arkadaşlarıma öyle bye bye yapmak istiyorum.:))

사랑한 사람 한 사람... Saranghan saram han saram şeklinde okunan ve sevdiğim insan tek insan anlamına gelen bir kelime grubu. Bir çok şarkıda ve dizide duyduğumuz kafiyesine bayıldığım bir öbecik kendileri...
두근두근: (tugın tugın) kalbin güm güm atışını anlatan ikilme.

꺼져줄래: (kococulle) Lee Hi'nin 1,2,3,4 şarkısını sevmeme sebep olan kelime...:)) Ben "koco"yu defol git, kaybol anlamında biliyordum ama çevirirken inatla çeneni kapat diye çevirmişler, şaşırdım...


          Ve sıra geldi mimi paslamaya. İlk kez mim paslayacağım için heyecanlıyım biraz.:)  Eski ismi ile Çatlak Agasshi yeni ismi ile Çaylak Agasshi... Seveceğini düşündüğümden seni seçtim canım umarım daha önce mimlenmemişsindir.:))

Mim: Türlere Göre Favori Anime

          Yayınlamam gereken bir çok taslak ve yarım bıraktığım bir sürü dizi beni bekleyedursun onları elimin tersi itiyorum ve bugünü mimlere ayırıyorum.:))
           Sevgili Filozofcuğum'un beni şu yazısında mimlemişti. Kendisine kocaman teşekkürlerimi yolluyorum.:)) Konumuz anime türlerinde favori olan yapımlar...

           Anime izlemeyi çok sevdiğimi bilen bilir. Ama az cahil olduğumdan türleri bir türlü ayıramam. İnanır mısın tek tek izlediğim animelerin türlerine baktım yazabilmek için şu mimi.:)) Cahil blogger ödülü benden başkası kapamaz gibi geliyor şuan...

Shoujo / Romantizm / Komedi
Öğrendim ki izlediğim tek tür anime "shoujo"imiş. İzlediklerimin yarısından fazlası o bölgede yer alıyor.
  • Kaichou Wa Maid Sama: İzlerken gözlerimi pançak pançak yapan Usui ile bu türdeki ilk sırayı Kaichou Wa Maid Sama almassa çok ayıp etmiş olurum.
  • Kimi Ni Todoke
  • Ouran High School Host Club
  • Lovely Complex


Shounen / Aksiyon / vs
Aşağıdaki sayacaklarım "shounen"miş ya şok oldum.
  • Inu X Boku SS
  • Baka to Test to Shoukanjuu 
  • Love Hina

Seinen / Aksiyon / vs
Bu türle pek işim olmamıştır diye düşünüyordum ama Workinng!! de seinen yazıyordu. Eğer doğru ise benim sahip olduğum tek seinen. O da komedi aksiyon değil...:))

16 Kasım 2012 Cuma

Faith

          Hepimizin bildiği gibi 2012 yılı fantastik diziler yılı oldu KDrama sektöründe. Farklı konularda, aynı temalarda tarihi-fantastik bir çok dizi çıktı karşımıza. Yılın son ayında bile çıkmaya devam ediyor fantastik projeler. Bana göre en fantastik olanı ile karşımınızdayım bugün sevgili çingular... İzlediğim ilk haftalık dizim Faith...


          Lee Min Ho'nun SBS'de dizi yaptığı görünce hemen küçük bir araştırma yaptım bende herkes gibi. Tarihi olduğunu öğrendiğimde "aman izleyecek bir sürü dizim var, buna sıra gelmez" dedim, almadım listeye. Sonra bir baktım haftalık çevriliyor dizi hemde süper bir hızda. Haftada iki saatimi verip izleyebileceğime karar verdim ve Lee Min Ho'nun hatrına başladım diziye. Zaten ne zaman bunu izlemem desem, mutlaka izlerken buluyorum kendimi.:D Böylece ilk haftalık dizime başlamış oldum. Başlarda haftalık özet yazısı yazsam mı diye düşünsem de toparlayıp yazmaya karar verdim zamanla. Bu yüzden sizleri bol spoili ve uzadıkça uzayan bir yazı bekliyor olacak gibi. Şimdiden hazırlayın kendinizi.:))

          Dizinin türü fantastik, tarihi, aksiyon, romantik. Bunu kendim izleyerek keşfetmiş oldum.:) İşin fantastik kısmı sadece zaman yolculuğu ile sınırlı değil. Ateş büken, yıldırım büken, hava büken, ses büken, buz büken doğaüstü insanların fink attığı, bir bakıma avatarın Kore versiyonu gibi gözüme görünen fantastik olgulara sahip dizi. Yani gerçekten tuhaf bir dizi.:))

          Dizinin tarihi boyutunda Joseon'dan bir önceki dönem olan Goryeo dönemi var. Kral Gongmin 'in ilk tahta çıktığı yıllar ve krallığı benimseyip, entrikacılarla mücadelesi anlatılıyor. Dizi ilk başladığında "Choi Young'un 72 yıllık hayatını mı anlatılacak yoksa tahttaki kralın 23 yıllık hikayesi mi anlatılacak" diye merak ederken ben senarist kralın ilk yıllarını senaryosuna katarak daha çok fantastik ve aşk olguları üzerinde durdu dizi boyunca. Bakmayın bol entrikalı olduğuna. :)

          Aslında dizi ilk başladığında çok da etkilenmemiştim ben. Kore dizisininden çok bilim kurgu modunda, film tadındaydı dizi. Ama zamanla işin rengi değişti ve sevdiğim bir yapım haline geldi. Haftalık izlemekle çok doğru bir tercih yaptığıma karar verdim. Biraz ağır bir dizi. Tarihi dizi olduğu için kötülüğün zıvanadan çıktığı zamanlarda 2 bölümden fazlası bünyeye zarar olduğundan tam tadında bitti. Bir hafta sonra bile heyecanını kaybetmeden beni tekrar içine çekti. Aldığı reytingleri ise yeterli bulmadım. Her hafta ilk 5e girmeliydi bence.:)
          Hepimizin bildiği gibi dizinin başrolu her genç kızın namja listesinde kendini sabitlemiş, yetenekli, yakışıklı, oyunculuk basamaklarını doğru adımlarla çıkan, 1987 doğumlu, Lee Min Ho ssi. -Biraz izdivaç programı girişi oldu ama...:)- Bildiğiniz gibi bu dizi Lee Min Ho'nın ilk tarihi dizisi. Buna rağmen ben ilk bu rolü kabul ettiğini duyduğumda City Hunter'ın izinden gittiğini düşünmüştüm. Diziyi izlemeye başladığımda ise Lee Minho'yu tarihi kalıba oturtamadım bir türlü, beynim kabul etmedi.:D İlk bölümler -Minozlar hiç bozuk çalmayın- Lee Min Ho ssi de doğal oynayamıyor, rol üzerine bir kaç beden büyük duruyordu. Ama sonrasında karakterini sahiplendi, Choi Young oldu ve yetenekli olduğunu bir kez daha gösterdi Lee Min Ho ssi. Özellikle hissettiği duyguları yansıtmada çok başarılı olduğunu söylemek isterim. Ne zaman Lee Minho'yu izlesem bir tutku dalgası çarpıyor ekrandan yüzüme doğru adeta.:D Boys Over Flower 2009'da  da aynıydı 2012 de aynı. Üstelik her yıl daha fazla hissediliyor bu enerji, kendini sürekli geliştirdiğinden olsa gerek. Kore'nin Shahrukh'u olacak anlaşılan Minho.:) Çünkü ben aynı enerji dalgasını bir Shahrukh'da yakalamıştım.:)) Ki  hemen bu noktada söylemek isterim ki Lee Min Ho ssi benim namja listem olmamıştır hiç bir zaman. Hep yan gözle baktığım enişte listemdedir. Yani demem o ki Minho'ya olan sevgimden öyle görmüyor gözlerim. Adam gerçekten iyi oyuncu olduğu için böyle.:)) Dünya starı olacak kendisi hissediyoruz...:)
          Dizinin kadın başrolünü üstlenen 1977 doğumlu Kim Hee Sun ssi. 6 yıllık aradan sonra ekranlar karşısına Faith ve Lee Min Ho ile dönüş yapan Kim Hee Sun ssi aslında dünya çapında bir oyuncu. 2005 yılında Efsane filminde Jackie Chan'e eşlik eden kadın oyuncu. Görmedik, duymadık, bilmiyoruz diyenleri şiddetle kınıyorum. İlk çıktığı zamandan bu zamana sevdiğim şahane bir filmdir çünkü. En azından şu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. 6 yıllık bir paslanmadan olsa gerek Kim Hee Sun ssi de birkaç sahnede yapmacık davransa da zamanla rolün altından güzel kalktı bana göre.:)) Abla ile ilgili tek şikayetim çok yüksek sesle ve hızlı konuşmasıydı. Başımı şişirdi resmen.:))

           İki başrolün daha ilk sahnede birbirine hemen uyum sağlandığı dizi başlamadan haber olmuştu medyada. Bırakında yakalasınlar uyumu yani. Hatun Jackie Chan ile uyum yakalamış, ünlü bir filme imza atmış, Lee Minho da uyumlu adam neden sorun çıksın ki hıh... :)

          Aralarındaki 10 yaşı sorun edip bizim Minho'muza daha genç kızlar yakışır diyen fan girllerin ise hemen kulakcıklarını çekmek istiyorum. Aklınız çalıştırın lütfen, etrafı çıtır kaynayan Minho'nun kendinden 10 yaş büyük ajumma ile yakınlaşması daha düşük bir ihtimal değil mi? Sonra başınızı taşlara vuruyorsunuz Park Min Young ile çıkarken olduğu gibi.:D Bırakın çocuk doğru yolda.:D
Acıların çocuğu Küçük Emrah bakışı...:D
          Aşıkların arasına girme görevindeki karakterimiz Prens Deok Seong, Gi Cheol. Korkunç, bencil, aç gözlü, dünyanın kendi etrafında dönmesini isteyen, öyle olduğunda bile yetinemeyen, zamanla hepten kafayı sıyaran kötü, kötülüğün merkezi, bizzat kendisi... Ama Gi Cheol karakteri diğer kötülerden farklıydı. Görevi sadece kötülük yapıp, insanların hayatına çomak sokmak değildi, görevi yetinemeyen insanların, taminkarlıktar bir haber olanların, açık gözlülerin profilini çizmekti. Onların aslında birer hastalıklı olduğunu anlatmaktı amacı karakterin. Senaristi ve karaktere can veren Yoo Oh Sung ssi'yi hemen tebrik etmek istiyorum bu noktada, hedefledikleri başarıya ulaştılar gözümde. Başlarda Gi Cheol'den nefret etsemde zamanla sevdim inanır mısın ajusshiyi. Choi Young ve Eun Soo ile birleşerek kralın amcasına karşı geldikleri 16. bölümden sonra. Sadece 5 dakikalık bir iyi taraf geçişiydi ama hareketleri ve mimikleri o kadar eğlenceli ki bu adamın, o sahneden sonra farkettim işte ben. Yada o bölümden sonra öyle bir hal aldı adam bilmiyorum.:)) İzlerken komik ifadeleri sizde yakalarsınız umarım.:))
            Dizinin ikinci çifti Kral Gongmin ve Kraliçesi Noguk. Kendi ülkesinden sürülüdüğü için, ülkesi ve vatandaşları hor görüldüğü için Yuan'dan nefret eden Kral Gongmin ve Yuan Prensesi eşi... Son derece sevimlilerdi ve aralarındaki bağlılık, aşk çok kuvvetliydi. Tarihte ünlü olmalarına şaşmamalı aşklarının. Yazar ilk bölümler kral->kraliçe->Choi Young aşk üçgeni hissi versede zamanla kraliçenin, krala olan aşkından Choi Young'a önem verdiğini öğrendik. İkisinin birbirine duyduğu aşk çok içtendi. Her insan sevdiğinden önce ölmek isterken, sevdiğim olmadan yaşayamam diye dertlenirken kraliçe, kraldan çok yaşamak istiyordu. Sevdiğini bu dünyada yanlız bırakmamak istediği için ondan çok yaşamak istiyordu. Gerçek sevginin böyle olmasının gerektiğini fark ettim onun sayesinde. Bunun tam tersini düşünen bizlerin ise ne kadar bencil olduğumuzu fark ettim. Gerçek sevgi kraliçenin kralı sevdiği gibi olur.:)) Öyle ki kral evleneceği Yuan Prensesi olduğunu bilmediği dönemde Noguk'a "Seni temin ederim ki o Yuan kızı senin mertebene yaklaşamayacak" dediğinde kalbi paramparça olduğu halde seviyordu kocasını. Karısı ortadan kaybolduğunda yıkılan tükenen kral, mücadele ettiği herşeyden onun için bir anda vazgeçmeye razı olan kral; mantığının kabul etmediği o Yuan Prensesi'ni ölesiye seviyordu. "Aşkın sınırı yok"u anlatan kısımdı onların öyküsü.
          Karakterlere hayat veren Ryu Duk Hwan ve Park Se Young çok sevimli olduğunu düşündüğü iki genç oyuncu. Şuradan basın toplantısı fotograflarını mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Gerçekten sevimliler...:))
          Yazarın ilk bölümler yansıttığı bir başka aşk üçgen ise Choi Young-Eun Soo-Jang Bin üçgeniydi. Her ne kadar Jang Bin gerçek duygularını anlayamazsak da Eun Soo ve Jang Bin iyi iki arkadaş olarak senaryoda yerini aldı. Hava büken yetenekli doktorumuz Jang Bin arkadaşının panzerini korumaya çalışırken kötüler yüzünden can verdi. Yine yazarın illa ki birini öldürelim diye seçtiği kişiydi bana göre.:))
          Bayıldığım bir başka karakter ise Choi Young'un halasıydı. Hareketleri, pata pat cevapları, Choi Young'a vurmaları ile çok sevdirdi kendini bana.:)

          Alevzen ve Nağmezen gibi salak saçma isimlerdeki doğaüstü güçlere sahip olan iki kararkter ise benim en nefret ettiğim varlıklar oldu. Hiç değinmek istemiyorum kendilerine.:D

 
          Dizinin en gıcığı, asıl kötüsü, iki yüzlüsü, bencili, dizinin ortasında senaryoya dahil olan, dizideki karakterlerin hayatına çomak sokan, bizimde izlerken ruhumuza çaput tıkayan ismi Prens Duk Heung Goon yani mevcut kralın zehirci amcası. Resmen bıktırdı hepimizi, zehirlerle kafayı bozmuş deli...
          Ve dizinin en kıl varlığı Jo Il Sin. Dizi boyunca en çok istediğim şeylerden biri bu adamın kafasını gövdesinden ayırmalarıydı. Kimsenin kendisini sallamadığı halde ortalığı velveleye vermekten başka yaptığı bir iş yoktu. Her ne kadar sevmediğim başka bir gıcık tarafından komploya kurban gitse de, "oh iyi oldu kurtulduk" diye sevindim.:))

          Birazda çektimlerim konuşsun...
Spoiler dediğim halde inat edip buraya kadar okuduysanız, artık durun. Gidin diziyi izleyin. Buradan sonra double spoi...:D
Hayat felsefem, sanki benim beynimden çekip almışlar cümleyi.:) Bu yüzden bir yıldır işsizim.:(
          Hasta yatağından kalktığı gibi söz verdiği kadını kurtarmayan giden, hemde çok havalı bir biçimde kurtarmayan giden, Choi Young'u karşından gören doktor ablamızın tepkisi saykodur. Fıstık gibi oğlan gelmiş seni kurtarmaya, saykodan daha güzel kelime bulamadı mı söyleyecek yahu...:D
          Oysaki biz senin yerinde olacaktık; "Canım, balım, Minho'm, hoşgeldin, yaşıyor musun sen, Allah'ıma şükürler olsun, ohh gel bi sarılsın nunan sana, ohh dokunsun baklavalarınaaa "derdik, değil mi?:D

          Devrik kralı gördükten sonra, günümüzün çocuklarının çok mızmız olduğunu fark ettim. Küçüçük çocuk; hem hasta, hem önüne bir sürü adam öldürüyor, hem sürgünde, hem yanlız, hem devrik kral, onun psikolojisi sağlam kalmaya çalışırken, "Annem babama 'pist', dedi, böhü" diye bozulan velete 2 tane çakmada ne yap. Gergenlik sorunlarıymış pehhh... Buncağızım ne yapsım peki, yazık...
Yüreğimizi ağzımıza getiren sahne..
           Lee Minho'nun kendisini resmen biçtirttiği sahne. İzlerken nefesim kesildi adeta, gözlerim doldu. Meğerse hayalmiş sadece. O an "aptal" diyerek yapıştırdım ekrana bir tane. Resmen yapıştırdım yanlız ekrana, çok güldük sonra kardeşimle o an ki halime.:D Nasıl kaptırdıysam artık kendimi izlerken, yaşıyorum mübarek...:))

Daebak buna denir.:D
           Hepimizi izlerken şok eden sahne... Kendisini buz bükme gücüyle durdurmaya çalışan Gi Cheol'u elini şimşekler çakarak kaldırıp attığında zaten ağzımız açık kalmışken biz, bir de kiss gelince pat diye şok olmamak elde değildi. Tarihi dizide öpüşmek, hem de ortalık yerde, herkesin içinde, hem de kralın amcasının gelini olacak kadın ile, hem de 2012 romantik komedi tarzında, Lee Min Ho tarzında...
"Daebak" bu gibi durumlar için kullanılır işte. :D
Duydukları karşısında sevinse mi üzülse mi bilemedi zavalı Choi Young...
O kadar güzel anlattı ki içime oturdu adeta. Belki içimde saklanan bazı şeyleri hatırlattığından...:)
Aşktan kaçışın özeti...
Aşktan kaçabilirsin ama Lee Min Ho'dan asla. ha ha ha...:D
:D
Kraliçe dediğin böyle olur.:)
:D
:D
Madem biliyorsunuz ne diye temize çıkarmadınız adamı?
Şu kızın şu tavırlarını çok sevdim.:))
Bende bendee...:D
Biz şahidiz.:))

Ve final:

          20. bölüm bu tatlı sahne ile bitince düşündüm ki son 4 bölümde böyle tatlı olacak. Ama ertesi hafta teorime çomak sokup son ana kadar acı politakasına geri dönüş yaptı dizi.
          Finalde; "Choi Young ölüyor mu?" diye mi yanayım, "sevenler ayrı kaldılar" diye mi yanayım, finali saniyelik mutlu sona bağlayıp bizi aç bıraktıklarına mı yanayım bilemedim. Saniyelikte olsa mutlu oldular ya rahatladım en azından. O bir saniye bile yetti, mutlu oldular yaa, yetti... Bıyıklanan çirkin Minho'yu bile görmek güzel, yaşasın çirkin olsun ne yapalım.:))
          5 yıl sonra kavuştu sevenler ama şöyle evlendiklerini de göreydik iyi değil miydi hı?
Kral ve Kraliçe ile mutlu mesut bir tablo ile final vereydik güzel olmaz mıydı sanki?
Şu tablo gibi mesela...
          Oysa tüm dizi boyunca iki çiftin aralarındaki dostluk çok güzel yansıtılmıştı. Hani evli çift arkadaşlar vardır ya, birbirlerine akşam ziyaretleri yaparlar, kadınlar yemek hazırlarken erkekler işten güçten sohbet ederler, sonra hepbirlikte masaya oturulur, gülüş cümbüş mutlu bir yemek yenir ya işte bir araya geldiklerinde hep öyle bir halleri vardı. Çok sevimlilerdi. O tarz bir sahne ile final verseydik ne güzel olurdu halbuki. Ama ne dedik, bir saniye bile olsa mutlu oldular ya, yetindik ne yapalım.:D
          Onun yerine 'Eun Soo'nun 100 yıl öncesinden nasıl eşyaları oluyor'u anlattılar bize. Ama ben çok da başarılı bulmadın ne yazık ki o kısmı. Fantastik bir dizide mantık aramak, mantıksızlık biliyorum ama o kısım biraz uydurma olmuş. Yazar nasıl bağlayacı konusunda tıkanmış gibi geldi bana orada. Çok fazla açık ucu olsa da o kısmı da yemekten başka çaremiz yoktu ama bizim.:))

          Finalin en sevdiğim yanı; Alevzen ve Nağmezen'in ölmesiydi. Takımı gol atmış taraftar gibi havalara uçtum sevincimden.:))
          Gi Cheol öldüğünde de sevinmeliydim ama o sırada Lee Min Ho'ya ağlamakla meşguldüm.:D "Gitti" dedim, "Yazık oldu haftalarımı, aylarıma...Neden mutsuz son, zehiri bile yendik, neden? Nasıl güçlü Choi Young böyle bir duruma düşer, nasıl? böhüüüüüüüüüü, çukcimaaa":D Gerçi boşuna dövünmüşüm adam turp gibiymiş ama neyse...


          Özetle; güzel diziydi. Başta sıkılacağımı hissetim ama zamanda tavan yaptı diyebilirim. OSTlarda dizi kadar başarılıydı bence. Yada ben 2 ay boyunca dinleye dinleye alıştım, bilmiyorum.:))
 
Ve özleyeceğim;
her hafta Lee Min Ho'nun gül yüzünü görmeye alıştığım için o gül yüzü özleyeceğim.
Özleyeceğim; kral ile kraliçenin arasındaki aşkı, bağlılığı özleyeceğim.
Özleyeceğim; kaba dayı halayı, yardım sever Doktor Jang'ı...
Gi Cheol öldü, oh iyi oldu, tamam ama tuhaf mimiklerini çok seviyordum, sanırım onu da biraz özleyeceğim.:D



Adı: 신의 (信義) / Shinui
Bilinen Adları: Faith / The Great Doctor
Tür: Tarihi, fantastik, romantik, aksiyon
Bölüm Sayısı: 24
Yayınlandığı Kanal: SBS
Yayın Tarihleri: 13.08.2012 - 30.10.2012
Yayınlandığı Günler: Pazartesi - Salı 21:55

Oyuncular:
  • Lee Min Ho / Choi Young

  • Kim Hee Sun / Yoo Eun Soo

  • Yoo Oh Sung / Gi Chul 

  • Ryu Duk Hwan / King Gong Min

  • Park Se Young / Princess Noh Gook - Queen In Deok 

  • Lee Philip / Jang Bin

  • Shin Eun Jung / Hwa Soo In

  • Sung Hoon / Chun Eum Ja  


OST:
 Part 1 - 21.08.2012
1. Deavm ettirmek - Ali

Part 2 - 03.09.2012
1.Yavaş adımlarla - Shin Yong Jae (4men)

Part 3 - 11.09.2012 
1. Kötü İnsan - Jang Hye Jin & MC Sniper
2. İnanç (Seri Ver.)
3. Ben Woodalchi
4. Gülümse
5. Keder
6. Çiçek Bahçesi
7. Hareket et ve koş
8. Tehlikeli zaman

Part 4 - 17.09.2012
1.Bir gözyaşı- Younha

Part 5 - 24.09.2012
1. Seni görüyorum - Sung Hoon (Brown Eyed Soul)
2. İnanç
3. Kızıl Ay kılıcı
4. Yer hikayesi
5. Saldırı noktası
6. Prensesin Ayı
7. Askerin gözyaşları
8. Adalet

Part 6 - 08.10.2012
1. Rüzgar şarkısı - Young Jun (Brown Eyed Soul)
2. Ben Woodalchi - Oh Jun Sung
3.
Hareket et ve koş
4. Sonsuza dek(Carry On Pf Versiyon)
5. Hile
6. Gölge adam
7. Ay ışığında dans
8. Yangın savaşı

Part 7 - 15.10.2012
1.Aşk  사랑아 - Rumble Fish (럼블 피쉬)